Kahve falı kitleler arasında çoğunlukla eğlence, zaman geçirme metodu olarak kullanılırken konuya İslam dini açısından bakıldığında “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Başkası onu bilemez
Türk Dil Kurumu fal’ı; “geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı” olarak tanımlamaktadır. Bir başka ifade ile bazı alet ve araçlarla ya da bazı yöntemlerle, içinde bulunulan zamanla veya gelecekle ilgili yorumlar yapma ve tahminlerde bulunma işine fal denilmektedir.
Fal bakan kişiye falcı denir. Yüz falı, tarot, iskambil falı, bakla falı, el falı, kahve falı gibi birçok fal çeşidi bulunurken sosyal bir yerleşik kültür haline gelmiş olan falcılık konusu bazı dinlerce yasaklanmış olması ile birlikte, günümüz modern anayasalarında serbest bırakılmıştır. Hatta şehir hayatında bazı kişiler bunu karar verme aracı olarak kullanmaya başlamış ve falcılar da işi ticarete dönüştürmüştür.
Kahve falı’da diğer fallar arasında bir fal bakma yöntemi olması açısından falcılık açısından konuya yaklaşıldığında aslında aralarında çok ta farklılık olmadığı görülmektedir. Her ne kadar Türkiye’de “fala inanma falsız’da kalma sözü” oldukça yerleşik olarak yer alsa da yine bir çok kesim tarafından tereddüt ile karşılaşılmaktadır.
Sosyal yerleşik bir fenomen olan özellikle kahve falı kitleler arasında çoğunlukla eğlence, zaman geçirme metodu olarak kullanılırken konuya İslam dini açısından bakıldığında “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Başkası onu bilemez.” (En’am, 6:59) “De ki: Allah’tan başka ne göklerde, ne de yerde hiç kimse gaybı bilemez.” (Neml, 27:65) “De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır veya ‘Ben gaybı bilirim’ demiyorum. Ben ancak bana vahyolunana uyarım.” (En’am, 6:50) ayetleri oldukça dikkat çekmektedir.
Cebrail Aleyhisselamın, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” sorusuna Hz. Muhammed: “Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir” diyerek en büyük gelecek olan kıyamet hakkında bu kadar net bir cevap vermiştir. (Buharî, İman 37)
Günümüzde; “Ama falcının dediği bazen çıkıyor” diyenlere ise yine aynı sözün bir ara bir sahabenin de söylemiş olması üzerine Hz. Muhammed cevap vererek yol göstermiştir: “Bu söz cinlerindir. Cin bilgiyi kapar da dostunun kulağına tavuğun gıdaklaması gibi gıdaklar. Bu şekilde ona yüz yalandan daha fazlasını karıştırır.” (Müslim, Selam 123)
Geçmişten beri birer batıl inanç ve hurafe olan falcılığı İslam dini yasaklamasına rağmen, gerek Doğu’da, gerekse Batı’da, dünyanın her yerinde, tarih boyu insanlar kendilerini bu alışkanlıktan kurtaramamışlardır. İslam öncesi Cahiliye döneminde bilinen bazı fal çeşitleri vardı. Kum üzerine bazı çizgiler çizilerek bakılan bir fal türü vardı ki, buna hattü’rreml denirdi. Bunun yanında kelime ve isimlerle fal tutma, zarlarla fal açma, astrolojik fallar, koyunun kemiğine, kurbanın ciğerlerine bakarak fal açma, su falı, çay falı, kahve falı, bakla falı, kurşun dökme, tuz falı, balmumu falı, el yazısı falı gibi fal çeşitleri uygulanmıştır.
Bazı bilim adamları da falcılığın birer huzursuzluk kaynağı olduğuna dikkat çekerler. Falcıların özellikle aile geçimsizliklerinin ve yakın akrabalar arasında düşmanlık tohumlarının ekilmesine sebep olduklarına dikkat çekenlerden bir tanesi de Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. İlhan Yargıç’dır. Yargıç bu konudaki görüşünü şöyle açıklamaktadır: “Falcılar, genellikle benzer söylemleri kullanır. Kadının kocasıyla sorunu vardır, problem aslında konuşulsa çözülebilecektir. Fakat falcı, birisinin kendisine büyü yaptığını söyler. Bu durumda kadın, tüm aile fertlerine karşı düşmanca tavır besler. Gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen, kehanet kendini kanıtlar ve aile ilişkileri kopar.”
Aksiyon Dergisi, Sayı: 533’deki bir medyumun itirafı da dikkat çekicidir: “Medyumluk popüler olunca bunu hobi olarak yapanlar işi ticarete döktü. İyi kötü fark etmiyor. Toplumun ruh sağlığı gerçek anlamda tehlike altında; çünkü medet bulmak için gidilen kişilerin birçoğunun kendisi problemli. Bu işi yapanların çoğunun ruh sağlığı bozuk.” (Aksiyon Dergisi, Sayı: 533)
Türk Dil Kurumu kahve falını “Kahve içildikten sonra fincanda kalan telvenin aldığı biçimlere bakarak geleceğe ilişkin tahmin, varsayım veya görüşleri açıklama” olarak tanımlamaktadır.
Konuya kahve ve kahve falı çerçevesinden bakıldığında tüm değerlendirme boş zamanlarında gerek buna inanarak yapanların gerekse de sosyal bir eğlence olarak bakanları değerlendirmesi gereken bir durumdur.
Kahve falı kitleler arasında çoğunlukla eğlence, zaman geçirme metodu olarak kullanılırken konuya İslam dini açısından bakıldığında “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Başkası onu bilemez
Türk Dil Kurumu fal’ı; “geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı” olarak tanımlamaktadır. Bir başka ifade ile bazı alet ve araçlarla ya da bazı yöntemlerle, içinde bulunulan zamanla veya gelecekle ilgili yorumlar yapma ve tahminlerde bulunma işine fal denilmektedir.
Fal bakan kişiye falcı denir. Yüz falı, tarot, iskambil falı, bakla falı, el falı, kahve falı gibi birçok fal çeşidi bulunurken sosyal bir yerleşik kültür haline gelmiş olan falcılık konusu bazı dinlerce yasaklanmış olması ile birlikte, günümüz modern anayasalarında serbest bırakılmıştır. Hatta şehir hayatında bazı kişiler bunu karar verme aracı olarak kullanmaya başlamış ve falcılar da işi ticarete dönüştürmüştür.
Kahve falı’da diğer fallar arasında bir fal bakma yöntemi olması açısından falcılık açısından konuya yaklaşıldığında aslında aralarında çok ta farklılık olmadığı görülmektedir. Her ne kadar Türkiye’de “fala inanma falsız’da kalma sözü” oldukça yerleşik olarak yer alsa da yine bir çok kesim tarafından tereddüt ile karşılaşılmaktadır.
Sosyal yerleşik bir fenomen olan özellikle kahve falı kitleler arasında çoğunlukla eğlence, zaman geçirme metodu olarak kullanılırken konuya İslam dini açısından bakıldığında “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Başkası onu bilemez.” (En’am, 6:59) “De ki: Allah’tan başka ne göklerde, ne de yerde hiç kimse gaybı bilemez.” (Neml, 27:65) “De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır veya ‘Ben gaybı bilirim’ demiyorum. Ben ancak bana vahyolunana uyarım.” (En’am, 6:50) ayetleri oldukça dikkat çekmektedir.
Cebrail Aleyhisselamın, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” sorusuna Hz. Muhammed: “Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir” diyerek en büyük gelecek olan kıyamet hakkında bu kadar net bir cevap vermiştir. (Buharî, İman 37)
Günümüzde; “Ama falcının dediği bazen çıkıyor” diyenlere ise yine aynı sözün bir ara bir sahabenin de söylemiş olması üzerine Hz. Muhammed cevap vererek yol göstermiştir: “Bu söz cinlerindir. Cin bilgiyi kapar da dostunun kulağına tavuğun gıdaklaması gibi gıdaklar. Bu şekilde ona yüz yalandan daha fazlasını karıştırır.” (Müslim, Selam 123)
Geçmişten beri birer batıl inanç ve hurafe olan falcılığı İslam dini yasaklamasına rağmen, gerek Doğu’da, gerekse Batı’da, dünyanın her yerinde, tarih boyu insanlar kendilerini bu alışkanlıktan kurtaramamışlardır. İslam öncesi Cahiliye döneminde bilinen bazı fal çeşitleri vardı. Kum üzerine bazı çizgiler çizilerek bakılan bir fal türü vardı ki, buna hattü’rreml denirdi. Bunun yanında kelime ve isimlerle fal tutma, zarlarla fal açma, astrolojik fallar, koyunun kemiğine, kurbanın ciğerlerine bakarak fal açma, su falı, çay falı, kahve falı, bakla falı, kurşun dökme, tuz falı, balmumu falı, el yazısı falı gibi fal çeşitleri uygulanmıştır.
Bazı bilim adamları da falcılığın birer huzursuzluk kaynağı olduğuna dikkat çekerler. Falcıların özellikle aile geçimsizliklerinin ve yakın akrabalar arasında düşmanlık tohumlarının ekilmesine sebep olduklarına dikkat çekenlerden bir tanesi de Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. İlhan Yargıç’dır. Yargıç bu konudaki görüşünü şöyle açıklamaktadır: “Falcılar, genellikle benzer söylemleri kullanır. Kadının kocasıyla sorunu vardır, problem aslında konuşulsa çözülebilecektir. Fakat falcı, birisinin kendisine büyü yaptığını söyler. Bu durumda kadın, tüm aile fertlerine karşı düşmanca tavır besler. Gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen, kehanet kendini kanıtlar ve aile ilişkileri kopar.”
Aksiyon Dergisi, Sayı: 533’deki bir medyumun itirafı da dikkat çekicidir: “Medyumluk popüler olunca bunu hobi olarak yapanlar işi ticarete döktü. İyi kötü fark etmiyor. Toplumun ruh sağlığı gerçek anlamda tehlike altında; çünkü medet bulmak için gidilen kişilerin birçoğunun kendisi problemli. Bu işi yapanların çoğunun ruh sağlığı bozuk.” (Aksiyon Dergisi, Sayı: 533)
Türk Dil Kurumu kahve falını “Kahve içildikten sonra fincanda kalan telvenin aldığı biçimlere bakarak geleceğe ilişkin tahmin, varsayım veya görüşleri açıklama” olarak tanımlamaktadır.
Konuya kahve ve kahve falı çerçevesinden bakıldığında tüm değerlendirme boş zamanlarında gerek buna inanarak yapanların gerekse de sosyal bir eğlence olarak bakanları değerlendirmesi gereken bir durumdur.